Türkiye

egitim

 

Türkiye'de Eğitim Ve Öğretim

Eğitim- öğretim insanın yaşam boyunca her boyutta sürdürülmesi gereken sürecin adıdır. Âhlaki, mesleki, dini ve milli alandaki donanımlar bu süreçte verilir. Bu insan-aile-devlet-medeniyet zincirinin kaynaşması ve gelişmesi için zorunludur.

Eğitim öğretim resmi ve sivil kurumlar aracılarıyla sürdürülür. Devlet belirlediği hedefler doğrultusundaki işleyiş için öğretmenler yetiştirir binalar araç gereçler vb. ile gerekli alt yapıyı hazırlar. Sivil kurumlar bu süreçte bazen tamamlayıcı faaliyetler yürütür bazen de alternatifler üreterek katkıda bulunur. Eğitim ve öğretimin içinde bulunduğu durum ve yaşanan gelişmeler Türkiye ve Dünya gerçeklerinden bağımsız düşünülemez.

Osmanlı imparatorluğunun son döneminden başlayarak Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile hız kazanan modernleşme çabaları kendini eğitim öğretim alanında dada hissettirdi. 1800’lü yıllarda askeri eğitimden başlayan daha sonra eğitim- sağlık – yönetim alanlarına da yayılan bu çabalar artarak devam etmektedir. Bu dönemde geleneksel eğitim kurumları yanında modern kurumlar ihdas edilmiş mevcut pratik ihtiyaca göre düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile birlikte geleneksel eğitim kurumları (medrese, tekke, vs.) kapatılmış batıdaki uygulamalar takip edilerek yenileşme sağlanmaya çalışıldı. Bu sürecin en önemli üç boyutu dil,din ve gelecek tasavvuru konularında olmuştur.

Alfabenin değiştirilmesi Osmanlıca yerine Türkçe’nin konulması eğitim sürecine çok önemli katkı yapmıştır. Bu gün bir çok bilim adamı kabulüdür ki bu durum Türkiye’nin geleceğine bir çok olumsuz etkiyi beraberinde getirmiştir. Gelenek ve tarih ile derin bir kopma yaşanmış ve bunun sancısı bu günde devam etmektedir. Bugün bir genç Atatürk’ün gençliğe hitabesini ve Nutuk’u okuyamamakta ve dolayı ile anlayamamaktadır. Dil alanında ki yaşanan bu ayrışmanın telafisi gecikmeden yapılmalıdır. Osmanlıca dersleri liselerde ders olarak okutulmalıdır. Türkçe’nin konuşulmasında ve yazılmasında medya ve diğer etkenlerin oluşturduğu olumsuz etkiler en aza indirilmeye çalışılmalıdır.

Din, Devlet elitince ve bir grup aydın tarafından gerilemenin asri unsuru görüldüğünden insan ve toplum yaşamındaki yeri en asgariye indirilmeye çalışılmış Devlet hayatında da yok edilmiştir. Tarihin en derin yanılgısı ki- bu batı düşüncesinin etkisiyle meydana gelmiş – kişilik kimlik bozulmalarına yol açmış siyasi ekonomi – kültürel alanda derin yaralar oluşmuştur. Eğitim öğretim insanı doğa – toplum – tarih ve vicdan örgüsündeki terini belirlemeye çalışır. Bu yerin anlamlandırılmasını din sağlar. İslam dininin tarihi hayatımızdaki rolü ortadadır ve bu silinip atılmayacak derecede hayatımıza nüfuz etmiştir. İlber Ortaylı’nın deyimiyle din anlaşılmadan ne tarih, ne toplum, ne de devlet doğru bir şekilde anlaşılabilir.Dinin doğru bir şekilde anlatılıp öğretilmesi yerine her türlü olumsuzluğun baş sebebi olarak görmek sorunları derinleştirmekten öte bir anlam taşımamaktadır. Devlet bu noktadaki bakış açısını düzeltmeli , eğitim ve öğretim için gerekli alt yapıyı hazırlamalıdır. Toplumsal ve siyasal alandaki yozlaşmanın önüne ancak bu şekilde geçilebilir.

Eğitim ve öğretimi etkileyen en önemli bakış açılarından biride geleceğe yönelik belirlenen hedefler ve bunların rolüdür. Yeni Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı imparatorluğu’nun gerileme ve içe kapanmasının ürünü olduğu için Devlet kadroları da bu korku ve bunun yarattığı tepkiler doğrultusunda hareket etmişlerdir. Mağlubun galip olanağa benzeme alışkanlığı bu dönemde de tezahür etmiş ; batı her şey doğu hiçbir şey zihin örüntüsüyle hareket edilmiştir. Eğitim ve öğretimde de tarih ve medeniyet algısı bu doğrultuda verilmeye çalışılmıştır. Tarihine dinine geleneğine kültürüne yani kendine yukarıdan bakan küçük gören anlayış ortaya çıkmıştır. Kim olursa olsun; bir insan da olabilir, devlet de kendine güvenmiyor, inanmıyorsa başarılı olması beklenemez. Birey ve toplum olarak özgüven problemi o günden bugüne bir sorunda durumumuzu problemli hale getirmeye yetmiştir. Eğitim milli kimliğini azar azar yitirmeye başlamıştır.

Tüm olumsuzluklara rağmen Cumhuriyetin ilk döneminde okullaşma oranı artmış, okuma- yazma oranı yükselmiş, mesleki ve teknik eğitim süreci iyileşme göstermiştir. Köy enstitüleri,öğretmen okulları,imam hatip ve meslek liseleri gibi iyi programlanmış projeler bazı yanlış adımlardan dolayı akamete uğramıştır.

1950’lerden sonra baş gösteren yabancı dille eğitim genç nesiller üzerinde uzun vadede olumsuz etkiler yaratmıştır. İlk, orta ve yüksek öğretimde devam eden bu uygulama düzeltilmeyi beklemektedir. Yabancı dilin öğretilmesi ayrı, bunun öğretim dili olması ayrı şeydir. Gençler yabancı müzik dinlemeyi taklit unsuru olarak yönelmekte, dükkan ve marka isimleri yabancı kelimelerden seçilmekte ve bu öz güven problemini iyice açığa çıkarmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı yap- boz tahtası gibi yıldan yıla değişen bir sistem arayışı içinde bir çok emeğin ve nesillerin harcanmasına yol açmaktadır. İsmet Özel’in deyimiyle kafası karışık olanın yürüyüşü nasıl düzgün olsun. Bir sistem düşünün; sınav sisteminden, disiplin yönetmeliğine, müfredattan atamalara kadar karmaşık bir yapı arz etmektedir. Bu durum öğrenciyi-veliyi-öğretmen-ülke düzeyinde bir çok olumsuz sonucu beraberinde getirmiştir.

Öğrenci düzeyinde meseleye baktığımızda her şeyden önce kimlik ve gelecek krizi yaşayan bir kesim ile karşı karşıyayız eşit şartlarda eşit eğitim alamayan gençler başı boş durumdadırlar şans oyunları müzik eğlence yaşam tarz haline gelmiş pragmatist anlayışlar yerleşmiş giderek a sosyal bir duruma doğru gitmektedirler. Toplumsal ve kültürel aidiyet hissi zayıflamış,stadyum-cafe mekanlarından başka bir uğrağı kalmamıştır. Artık onlar için ne cami nede kütüphane cazip değildir. Okumayan düşünmeyen üretmeyen bir gençlik ile karşı karşıyayız. Gençlere güvenmeyelim anlamında değil onları bu hale biz büyükler getirdik. Eğitim ve öğretim sistemindeki çarpıklıklar dünya ülkelerine göre en büyük hazinemiz olan gençlerimizin yok olmasına sebep olmaktadır.

Son yılların popüler konularından biride veli eğitimi olmuştur. Bu eğitim sisteminden geçerek büyüyen mevcut veliler okul ve öğretmen nazarında eksik verilmiş olan eğitimlerini tamamlamak istercesine eğitime tabi tutulmaya çalışılmaktadır. Burada öncelikli adres yanlış seçilmektedir. Düzeltilmesi gereken öncelikle eğitim- öğretim- okul- öğretmen alt yapısıdır. Veli ile iletişim para merkezine indirgenmesi torpiline göre okul ve eğitim seçme zorunda bırakılan velinin güveni nasıl sağlanabilir. Yüzyılımızın en geçerli psikolojisi olan adam etme psikolojisi bu alana da sirayet etmiştir. Karşılıklı bir güven bunalımı vardır, bu konuda öncelikle okul tarafı kendini sorgulamalıdır.

Öğretmen açısından durum daha vahim görülmektedir. Toplumun yaşadığı değişime paralel olarak ideallerinden soyunmuş öğretmenler memurluk zihniyetini aşamamaktadır. Mesleki formasyonu üniversite döneminde tam anlamıyla alamayan öğretmen, öğretmenliği okul sürecinde yeni baştan öğrenmeye başlamaktadır. Bu hem zaman, hem de çocuklar açısından bir kayıptır. Özellikle büyük şehirlerde maddi sıkıntıların pençesinde mesleki motivasyondan yoksun olmaktadırlar. Bilgiye en hızlı ulaşılan bu çağda ne yazık ki yeterli mesleki donanım sağlayamamaktadır. Araştırmayan kitap okumayan bir öğretmenin öğrenme ve bilgi aşkının ne kadar öğrenciye verebileceği şüphelidir. Buna iktidarların milli eğitim ile her yıl hatta her ay değişen sistem tekliflerinden başı dönen öğretmen ne kadar verimli olabilir. Değim yerindeyse antibiyotik ilaçlar kullanıla kullanılan akıl ve beden felç olmuştur. Hap merkezli çözümleri bir yana bırakmalıyız.

Eğitim kurumları iyi idare edilememektedir. Milli eğitim gibi ülkenin hassas kurumunun yönetim kademelerinde gerçekten ehliyetli idareciler çok az ve bunlara da tahammül edilememektedir. Yöneticisinden gerekli moral ve motivasyon , yönlendirme bulamayan öğretmenim verimi azalmaktadır. İncelenirse görülecektir ki iyi idarecilerin kurumlarının da başarılı olduğu görülecektir. Eğitim ve öğretimle ruh mana aleminde oluşmayan zeminler yönetimde durdukça kayıplar artacaktır.

Bilgi verme metodu temelden yanlıştır. Çoktan seçmeli sınavlara dayanan eğitim sistemi öğrencinin zihnini kısırlaştırmaya kurumaya yol açmıştır. Bu yönde bazı düzenlemeler yapılmış olsa da yetersiz veya başka bir iktidar döneminde değiştirilip değiştirilmeyeceği şüphelidir. İlk okul birinci sınıftan itibaren çocuk bilgi ve okuma aşkından uzak yetişmektedir. Dillere pelesenk olan düşündüren araştıran ve özgür bireylerin yetiştirilmesi hedefinden gittikçe uzaklaşılmaktadır. Bu durum öğrencide enerji kaybına yol açmakta veya boşa harcanmasına yol açmaktadır. Dershanelerle desteklenen okul süreci öğrenciyi bilgiden uzaklaştıran hatta nefret ettiren konuma getirmiştir. Bu kurumlara aktarılan konular belki ekonomik anlamda çok anlam ifade edebilir, ancak eğitim açısından bir kayıptan öte anlam taşımamaktadır. Bilgi üreten değil bilgi tüketen merkezler konumuna gelmişlerdir. Test kağıtları ve kitaplarının bilgi değeri olmadığı gibi harcanan paralar asli yerine harcansaydı bu gün daha iyi durumda olacaktık.

Gençliğin zamanında değerlendirebileceği alternatif eğitim,spor, eğlence ve dinlenme merkezleri oluşturulmalıdır. Gençlerin halihazırda okul dışında zamanını değerlendirebileceği cazip ortamlar bulunmamaktadır. Bu konuda belediyelerin çalışma yapması gerekir, kütüphanelerinde kullanım ortamları ve zenginliği artırılmalıdır.

Öğrencilerin ilk okuldan itibaren sınav stresi altında yönlendirilmeleri her türlü sosyal aktivitenin ertelenmesini beraberinde getirmektedir. İlk okul ikiden itibaren dershanelerin pazar alanı oluşturdukları test kağıtlar arasında öğrenci bunalmaktadır. Yaşına ve gelişimine uygun beceri ve aktivitelerle eğitim desteklenmelidir. Üniversiteler teori ve pratik anlamda eğitim ve öğretim kalitesini yükseltilmesi için destek vermelidir.

Sivil toplum kuruluşlarına çok büyük işler düşmektedir. Her şeyi devletten beklemek yerine projeler üreterek bunların teorik-pratik uygulamasını üstlenerek açık bırakılan alanları kapatmalıdırlar. Devlet yapısındaki dönüşümde bunu olanaklı kılmaya başlamıştır.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol